Nâr-ı aşk ile yanmış bu hâlim, Bir sefere çıkmış, yitik mecalim. Yaralı bir kuş misâli göklerde, Nereye varayım, ey cânânım? Feryâd-ı zâr eder bu gönlüm her dem, Âh ile dolar gecenin zifiri matem. Kalbime saplanmış hançer-i hicrân, Nereye varayım, ey cânânım? De söyle, ey cânân, söyle, Hangi diyara, hangi âleme? De söyle, ey cânân, söyle, Bu âhı nereye sığdırayım böyle? Savruldum bâd-ı sabâya her dem, Sırrımı taşısın bâri efsûn-i zemzem. Hayâl-i aşkdan geçtim, ey cânân, Yolun nerededir, vuslat âlemine? Duyulur mu bir lahza bu ses-i zâr? Yakarışlarım ulaşır mı ki o diyâr? Sensiz bir iklimde yaşar mı gönül? Sükût içinde kaybolur, ey cânânım. De söyle, ey cânân, söyle, Hangi diyara, hangi âleme? De söyle, ey cânân, söyle, Bu âhı nereye sığdırayım böyle? Ey lâl-i aşk, ey hicrân gecesi, Nâr-ı aşk ile uyanmış her hecesi. Beni götür mâverâ-i menzile, Huzurunda bulayım aşkın sessiz nefesi. De söyle, ey cânân, söyle, Hangi diyara, hangi âleme? De söyle, ey cânân, söyle, Bu derdimi kimlere diyeyim böyle? Ey aşkın cânı, Ey hicrânın cânı, Nereye, ey cânânım?